ALEVİ - BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ BAŞKANLIĞI
ALEVİ - BEKTAŞİ KÜLTÜR VE CEMEVİ BAŞKANLIĞI

Şâh İsmail (Hatâyî)

Erdebil Tekkesinin şeyhi ve Safevi Devleti’nin kurucusu Şâh İsmail, 25 Receb 892/17 Temmuz 1487 tarihinde Erdebil’de doğdu. Babası Safevi şeyhi Haydar (ö. 1488), annesi ise Akkoyunlu Uzun Hasan (ö. 1478)’ın Alemşah unvanıyla bilinen kızı Halime Begüm (ö. 929/1522-23)’dür. Babaannesi Hatice Begüm de Uzun Hasan’ın kız kardeşidir.

İsmail, henüz bir yaşındayken babası Şeyh Haydar, Gürcistan’a düzenlediği akında Şirvan hükümdarı Ferruh Yesar tarafından öldürüldü. Akkoyunlu Yakup, İsmail ile diğer kardeşleri Sultan Ali ve İbrahim’i Şiraz valisi Mansur Bey Purnak’a göndererek İstahr Kalesi’nde hapsettirdi. Sultan Yakup’un ölümünden sonra (1490), onun halefleri arasında çıkan kargaşa ortamında iktidarı ele geçiren Rüstem Bey, Safevilerin desteğini almak için Şeyh Haydar’ın oğullarını serbest bırakmakla kalmadı, Sultan Ali’yi Erdebil’e hâkim tayin etti. Ancak Sultan Ali’nin Akkoyunlu Baysungur’u yenerek nüfuz kazanması Rüstem’i kuşkulandırdı. Sultan Ali’nin üzerine asker sevk ederek öldürttü (1493). Şeyh Haydar’ın müritleri İsmail ve kardeşi İbrahim’i Gilan hâkimi Hasan Han’ın yanına götürdüler. Orada korunan İsmail, bir yandan da Lala Hüseyin’in gözetiminde eğitim gördü. Akkoyunlu şehzadeleri arasındaki iktidar mücadelesinde Rüstem Bey, Akkoyunlu Göde Ahmet tarafından öldürülünce (1497) karşısında güçlü bir otoritenin kalmadığını anlayan İsmail, Akkoyunlu mirasını devralmanın zamanının geldiğini düşünerek müritlerini etrafında toplayıp Erdebil’e doğru harekete geçti. Bu arada Akkoyunlu şehzadeleri arasındaki kavga iyice hızlandı. Elvend Bey devletin kuzey, Murad Bey ise güney bölgesinde egemenliklerini sürdürmeye başladı. Ancak öncelikli olarak atalarının intikamını almak üzere Ferruh Yesar’ı ortadan kaldıran İsmail, sonra üstüne ordu gönderen Akkoyunlu Elvend’i yenerek Tebriz’i ele geçirdi ve taç giyerek “şâh” unvanını aldı (907/1501) ve taraftarlarınca Ebu’l-Muzaffer Şâh İsmail Bahadır Han diye anıldı. Şâh İsmail, siyasi kişiliğinin bütün bileşenlerini içeren künyesini resmî yazışmalarında kullandı. Döneminin sanatkârları da Şâh İsmail adına ürettikleri eserlere bu künyeyi işlediler (Malekzadeh 1976: 263-276).  

Şâh Hatâyî'nin  detaylı biyografisini okumak için tıklayınız. 

EXKfjwXWoAA_pK6.jpg