"Evlatları Hünkâr Hacı Bektaş Veli'yi Anlatıyor" Başlıklı Panel Gerçekleştirildi.
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığımızın ev sahipliğinde düzenlenen ve sunuculuğunu Sayın Sercan Direk Erkeker’in yaptıkları, “Evlatları Hünkâr Hacı Bektaş Veli’yi Anlatıyor” başlıklı panel gerçekleştirildi. Başkanlığımızın konferans salonunda gerçekleştirilen panel programına saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlandı. Adıyaman’dan gelen Ağuiçen Ocağı evlatlarından Tahir Küçükdoğan Dede’nin okuduğu selamlama gülbankının ardından söz alan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanımız Sayın Alirıza Özdemir şu açıklamalarda bulundu:
“Evlatları Hünkâr Hacı Bektaş Veli'yi Anlatıyor” başlıklı panelimizi gerçekleştirmek üzere bir araya toplanmış bulunuyoruz. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı olarak kuruluşumuzdan itibaren düzenlediğimiz çeşitli kültürel ve sosyal etkinliklerle birlik ve beraberliğimizi daha güçlü hissedeceğimiz, kültür bilincimizi arttıracağımız ortamlar hazırlamaya çalıştık. Alevi-Bektaşiliği araştırma konusunda kendimizi sorumluluk sahibi görerek yol alacağımızı daha önceki konuşmalarımızda belirttik. Geçmiş aylarda gerçekleştirdiğimiz paneller, konferanslar ve toplantılar bu düşüncenin bir ürünü olarak ortaya çıktılar. Önümüzdeki süreçte de bu doğrultuda Başkanlığımızı akademik ve bilimsel açıdan besleyecek çalışmalara imza atma gayesindeyiz. Gerçekleştirmek üzere toplandığımız bu panel de sürecin kıymetli bir parçası olma özelliği taşımaktadır.
Bilindiği üzere Hazret-i Pir, vefatından yüzlerce yıl geçmesine rağmen bugün milyonlarca insanın gönül köşkünde yaşayan; misyonu, inanç ve düşünceleriyle dimağ çerağını uyandıran bir şahsiyettir. Kendisi hakkında düzenlediğimiz, onun insanlığa miras bıraktıklarını evlatlarından dinleyeceğimiz bu panele; her şeyden önce onun kutlu huzuruna aşk-ı niyazlarımı sunarak başlamak istiyorum. Hacı Bektaş Veli, tarih boyunca Ehlibeyt’e ve On İki İmam’a bağlı olan Bektaşi ve Kızılbaş topluluklarca sahiplenilmiş ve ululanmıştır. Birtakım çevrelerce yaratılan bilgi kirliliği içerisinde bugün sahih ve salim bir kanaldan Hazret-i Pir’i dinleyecek ve nihayetinde panelimizi amacına ulaşmış kabul edeceğiz.
Hayatı, inancı ve düşünceleri bilimsel olan veya olmayan pek çok çalışmaya konu teşkil eden Hünkâr Hacı Bektaş Veli hakkında bize ilk bilgileri Şeyh Süleyman Veli vakfiyesi başta olmak üzere vakfiyeler vermektedir. Bu kaynakların dakik bir tahliliyle, Hünkâr’ın 13. yüzyılda yaşadığı sonucuna varılmaktadır. Hayatta olduğu süre zarfında, kendisinden bahseden herhangi bir kaynak günümüze ulaşmamış olduğu gibi, doğrudan kendi kaleminden çıkmış bir esere de sahip değiliz. Araştırmacılar onun hayatına, vefatından sonra ortaya çıkan vakfiyeler, tarihler ve menakıbnameler aracılığıyla ışık tutmaktadır. Diğer bir deyişle; onun hayatını ve faaliyetlerini araştırmak için onun adına hazırlanan velayetnamelere başvurmak durumundayız.
Hazret-i Pir’in belki de en büyük mirası şahsiyetidir. Temsil ettiği her bir değer; onun dünya görüşünün ve felsefesinin bir uzantısıdır; Horasan’dan Anadolu’ya Anadolu’dan Balkanlara uzanan büyük bir geçmişin ve birikimin neticesidir. Horasan’da bugünkü Alevi toplumunun ocak adını verdiği kutsal ailelerinin tohumları atıldığından, Hacı Bektaş Veli de Alevi belleğinde hem seyit hem de Türk eri olarak yaşamaktadır. Bu iki kavram, Ehlibeyt merkezli İslam imanıyla yüksek Türk kültürü birliğinin sembolik bir yansımasıdır. Dolayısıyla Horasan’ın Alevilik için bir kimlik olduğunu ve bunu yitirmenin inancı köksüz bir ağaca dönüştüreceğini yeri gelmişken ifade etmek istiyorum. Başkanlık olarak Hazret-i Pir’in mirasını korumayı ve yaşatmayı bir vazife olarak telakki ettiğimiz gibi gelecek nesillere aktarmayı da görevlerimiz arasında görmekteyiz.
Nasıl ki Sultan Alparslan Malazgirt Ovası’nda Bizans İmparatorluğu’na galebe çalarak Anadolu’yu Türk yurdu haline getirecek koşulları hazırladıysa; Cengiz Han İstilası sonrası Anadolu’ya ve çevresine akın akın göçen Türkmen liderleri de Anadolu’da Türklüğün baki kalmasını sağlayan manevi temelleri atmışlardır. Anadolu’ya gelen o büyük zatlar, kılıçlarıyla değil fikirleri ve temsil ettikleri değerlerle gerçek fatihler olmuşlardır. Fatih’in “Hüner bir şehr bünyad etmektir. Reaya kalbin âbâd etmektir,” sözünü dikkate alarak; Anadolu’yu organize eden Türkmen liderlerine baktığımızda manevi otoritenin maddi otoriteye karşı baskın geldiğini görmekteyiz. Hacı Bektaş-ı Veli’nin diğer erenlerden başlıca ayrılan yanı, onun Türkmen kitlelerine yurt vermesi ve onları örgütleyecek güç ve kudrete haiz olmasıydı. O, yaptıklarıyla hem kendi devrinde hem de sonrasında başı sıkışanlara adeta bir liman, bir sığınak olmuştur. Eğitim ve irşat yoluyla yarattığı kültürel devrim, Anadolu’yu Türkiye yapan en önemli etkenlerden birisidir. Hazret-i Pir, bugün Alevilik-Bektaşilik kimliğinin inşasında şüphesiz çok büyük rol oynamıştır.
Sözlerime son verirken Anadolu'ya barış ve hoşgörünün sembolü olarak güvercin donunda gelen Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin mirasına Başkanlık olarak sahip çıkacağımızı ve onu insanlığın yolunu aydınlatan değerleriyle yaşatacağımızı belirterek son vermek istiyorum. Tüm canlarımıza gelin “Bütün yaratılmışlar tek bir kişi gibidir ve insan-ı kâmil o kişinin kalbidir” diyen Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin kutlu yolundan yürüyelim diyorum.
Başkanımız Sayın Alirıza Özdemir’in konuşmalarının ardından, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Uzmanlarımız Sayın Neşe Taş, Sayın Ferdi Fil ve Sayın Yusuf Can Seven tarafından deyiş dinletisi gerçekleştirildi. Daha sonrasında Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin Evlatlarından Sayın Hüseyin Hürrem Ulusoy ve Sayın Timur Can Ulusoy’un konuşmacı oldukları ve yönlendiriciliğini Sayın Av. Ali Timurtaş Özmen’in yaptığı panele geçildi. Panel programında Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin tarihi şahsiyeti, Alevilik-Bektaşilik inancına sunduğu katkılar, eserleri ve manevi yönleri üzerinde durularak, değerlendirmeler yapıldı. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanımız Sayın Alirıza Özdemir tarafından katılımcılara plaket takdim edilmesiyle de panel programımız sona erdi.
